maltepe deki projemi? orası sanki biraz gecikti gibi. uzun zamandır kaba inşaat. dumankaya ikonda bitmiş 1+1 ler 62m2 gene 300 bin civarı oraya bakın ıstersenız

300 bine 1+1 mi olur bunlar ne ya serefsizin cocuklari.

Alma kardesim ya alma

300'e 1+1 yine iyi, 15-20 yıllık baytur'da 1+1'ler 450'ye satılıyor hem de 50m2 civarı =)
ikon'u konumu itibariyle pek istemiyorum ama değerlendireceğim.

dumankayanın dibinde oturuyorum, 2+1 700 veriyorum.

dumankayaya baktığımda 2+1ler 1700 aidat da 350-500 civarıydı.

kentsel dönüşüm nedeniyle bir sürü boş ev var buralarda. 280 bine 2+1 vardı gülsuyu metro durağının orda. bilemedin 300 bin olsun.

evet bisikletle inersin ama çıkış zorlar. zuhal caddesi yokuşundan çıkamıyorum ben.

Böyle seçeneklerin de var (ilk link sıfır değil sanırım ama ararsan sanırım bulursun.)

www.amazon.com

www.ebay.com

Shipping ücretini de ekleyince sahibinden.com vb. yerlerde satılan fiyatları bile geçiyor maalesef =/

www.amazon.de eğer bu ise amazon.de toplam 35 euroya falan yolluyor. (shipping dahil)

ben yıllar önce megavizyondan 30 tlye alıp 5 yıl sonra 90 tl'ye satmıstım. bulana kadar da istanbulda gezmediğim magaza kalmamıstı.

demek ki durum değişmemiş daha da bulunmuyor.

benim satma nedenim mobil olarak oynamaya baslamıs olmam. ios için kutulu oyunu yapan firmanın catan mobil oyunu mevcut. tüm paketlerini artını curtunu aldım 40 Tl'yi falan buldu ama değdi.

çünkü arkadaş grubuyla catan oynamak zahmetli. oyunu bilen ve severek oynayan cok az. kutulu oyunu en fazla 5 kez oynamısızdır.

sevgilinin telefonu iphone'sa eğer ben olsam dijital olarak satın alırdım. android'de de vardır belki bakmadım.

kaç m2 kaç para diyorlar?

burası hem benim işime yakın hem de tam metro durağının üzerinde ve böylece kadıköy'e gitmesi vb. de basit gibi gözüküyor. 1+1 deniz manzaralı daireler şu an 350.000TL sahibinden'de, belki projeden satılanlar daha uygun fiyatlı da olabilir. bekar bir beyaz yakalı olarak buradan ev almak mantıklı olur mu? sahile bisikletle inebilir miyim mesela? aylık aidatları hakkında fikir sahibi olan var mı?

prezi.com

@lukunku: evet o program ile bir iki sunum hazırladık bayağı beğendiler. Ben power point'e ekleyebileceğim (add-on tabi edilen) bir şeyler arıyorum.

Eklenti olarak şu var bildiğim ama:(bkz: pptplex)
www.microsoft.com

Fark ettiğim kaarıyla büyük oranda farklı hostlardan sunuyorlar videoları, mesela eskiden facebook'a yükleyip, oradan embed ediyorlardı, dolayısıyla format değiştirmek gibi bir şansları yok. Eğer kendi taraflarında, direkt kendi hostlarında sunarlarsa içeriği, o zaman formatı belirleyebilirler tabii, ama gördüğüm kadarıyla o derece büyük ölçekli bir proje yok henüz, onun da en büyük sıkıntısı zaten copyright mevzuları.

dizimag ios 4.3.3 ile gayet güzel çalışıyordu yakın zamana kadar html5 desteği ile. şu an son durum ne oldu bilmiyorum. html5 olayına girmiyorlar diye tahmin yürütüyorum.

ekleme: ios 5 için çalışıyorlarmış.

kanald.com.tr'de bir sorun olmuyor. korsan sitelerde sorun boldur genelde.

ben iki app satın aldım ordan izliyorum.

logitech f540 nasıldır örneğin?

z5500'un anfi cikisi disinda 5.1 cikisi var miydi ya? z5400 var bende, yok sanki ama.

z5500'ın decoderinde kulaklık bağlanacak yer var ama oradan stereo çıkış mı veriyor yoksa sanal bir surround olayı yaratıyor mu stereo kulaklıkta bilemiyorum.

stereo verdigini tahmin ediyorum.

mitsubishi colt'a bi bakın isterseniz. yada astra'nın bir önceki modeli.
(git: www.sahibinden.com

peugeot'larda bildiğim ve kullanablardan gördüğüm kadarıyla elektrik aksamında bir kez bir arıza çıkınca bir daha düzelemiyor o araba. (servis aşındıran arkadaşlarım var bu yüzden)

citroen c3 kullanıyorum. çok memnunum. ama c2 üretimini durdurdu diye biliyorum.

Colt'un tasarımını çok beğenmiyorum yoksa gayet güzel bir araba. C2 konusundada aklıma takılan en önemli konu artık üretilmemesinden dolayı yedek parça, bakım ve sonra satarken elden çıkarma konusunda sıkıntı yaratır mı acaba bilemedim.

renault clio dizel de bir seçenek ama biraz daha farklı bira araç olsun istedim. çok genel geçer bir araba olacaksa tercihim vw veya toyota olur sanırım.

Skoda aklıma gelmemişti ona da bakayım. vw ile neredeyse aynı içi =)

C2 için konuşuyorum 20 binlira verip tek kapılı bir araç almak bana mantıklı gelmiyor. Arkadaşlar arkadaşların arkadaşları tanıdıklar falan derken bu tek kapı meselesi çok kullanışlı olmayacaktır...Bunun dışında citroen avrupa arabalar içiresinde kasası en dayanıksız olan diye biliyorum. Malum şu avrupa birliği standartları meselesi...
Linkteki corolla iyi ama dizel de olsa 100bin km çok değil mi? hele de fiyat 27bin iken!
ben benzinli skoda fabia kullanıyorum araç oldukça az yakıyor ve üzerinde polo 1.4 motoru var(1'e 1) Bu aracın dizelini 23-27 arasında bulursun ve bence kesinlikle memnun kalırsın...

c2'nin vites kolunu çelikten dişli takımını bir çeşit plastikten ürettiklerini belirteyim de

bu sınıf bir araç arıyorsanız, dizelin 2. el dertleri ile hiç uğraşmayın derim.
honda jazz bakın.

siktiri cek, vur kapiyi cik git. baslamisim stajina, okurken benim canim sIkIldi amk. oradan bi hayir gelmez sana.

yuh, kapıyı vurup çıkmadan bir kaç tanesini indir.

maalesef pek cok yer stajyerlere boyle davraniyor.

(bkz: cemil ipekçi/@la traviata)

gecen seneki pek cok ogrencim bu sene stajyer ve cogu bunu yasiyor. dilekce ile staj yerinin degismesi icin basvurabilirsin. köle degilsin bunu unutma, sagligin daha onemli stajdan ondan bundan.

çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı'na şikayet et. her türlü soru, eleştiri, ihbar, şikayet ve öneriler için: alo 170.

iş verildiğine tamam de ama yapma. sana patlamaz bence.

la ben mühendis oldum aynı şartlarda çalışıyorum. staj da iş hayatına alışma ise bir nevi çok doğru bir staj yeri seçmişsin.

öyle yerde durulmaz hacı.
bi ters çek izaya gelmezlerse,
terse devam.
stajı yakma biraz daha dayan başka çare yok.
arkadaşın dediği gibi işleri yapma,
olay sana patlamaz bencede asıl sormlusu kimse ona girer.

-"su an bir seyle ilgileniyorum"

çayları müsshil damlası ile sabote et , bilgisayarlara virus sok yada hdd üstünde , çevresinde kuvvetli mıknatıs dolaştır.zarar ver zarar.

çekilmez, benim işim değil kapı,bulaşık de. artislik yaparlarsa, atarını yapıp öyle git. bak sinirlendim sabah sabah.

Şunlar sana ağır geliyosa şimdiden çalışma zaten sen, patronu olabileceğin bi iş bulmaya bak. Te allaam ya, staj böyle bişey ayrıl mayrıl atar yap deyip durmayın, kapıya bakmak ağır mı geliyor size?

bulaşık yıkamak biraz enteresan olmuş. bunları sadece sen yapıyorsan ve diğer stajyerler yapmıyorsa biraz da sorunu kendinde araman lazım.

ben şu an çalıştığım şirkete stajyer olarak girdim. kurumsal bir yapı olduğundan hiç bulaşık yıkamadım, çayı da bir kere şaka olsun diye getirttiler. elinde hıyar olana tuzla koştum ve ben de "oha abi heriflerin yaptığı işi şu halimle yapıyorum iyiymiş" diyordum. şimdi 1 sene part-time olmak üzere (ki üniversite devam ederken haftada 4 gün geliyordum işe) ikinci senem doldu. gelen gideni çok olan bir departmanda çalıştığım için şu an müdürümden bile daha uzun süreli bir çalışanım ve görüyorum ki stajyerken sahip olduğum yetkinlikler ile şu anki halim arasında bayağı fark var. daha 7-8 ay önce "tamam ya ben oldum müdür yapın beni" ayaklarındayken şimdi farkediyorum ki hala daha çok çok fazla gidilecek yol, yenilecek ekmek var. burada şunu unutmamak lazım, sen tüm şirketteki elemanlardan çok daha zeki olabilirsin ama iş hayatını bir atletizm mücadelesine benzetirsek 10 yaşındaki usain bolt'tan bir farkın yok.

bu sebeple eğer bütün gün dizimag'dan bihter-behlül izliyorsan, ekşi sözlük'te fink atıyorsan sana kapı açtırmaları çok normal. ama gerçekten copy-paste olsa bile bir işin ucundan tutmaya çalışıyorsan ve insanlar seni kendi çalıştıkları saatler de yanlarında istiyorlarsa bu noktada o şirkette çalışmaya devam edip etmeyeceğine bakmanı öneririm. kalmayacaksan salla tabii. şu an başka bir şeyle uğraşıyorum de geç. ama ortamı sevdiysen, işi beğendiysen saat 19.00'da çıkmak, yeri gelince cumartesi çalışmak çok çok normal bir durum.

benim tavsiyem orada samimi bulduğun, beraber çalıştığın bir çalışana derdini anlat. çay getirmekten, bulaşık yıkamaktan hoşlanmadığını söyle. eğer gerçekten senin bu işleri yapmaktan daha değerli işler yaptığını düşünüyorlarsa zaten onlar bunu engelleyecektirler. haa dersen ki ben en iyi üniversitede okudum, benim ailem şöyle böyle siz kimsiniz oğlum atara atar gidere gider, en basitinden "peki" derler bütün gün sandalyenin tepesinde oturtup 1 ay sonra staj defterine yazdıklarından yapmadığını gördükleri hiçbir şeye de imza atmazlar. referans olarak da ne diyeceklerini tahmin edersin sanırım.

kısacası 100 metreyi 10 saniyenin altında koşacak teknik ve güce ulaşmadan bunu sana öğretebilecek kim ve ne varsa yapmaktan kaçmamak lazım. kapıyı vurup çıkarsan emin ol senin gibi 10 tane daha bulması 10 saniyesini almayacaktır ama senin orası gibi bir yeri bulman 10 seneni alabilir.

ya sanki ömür boyu çalışıcan yap stajını sonra zaten durmazsın.boşboşuna stajını yakacaksın.hiç dayanacak gücün yoksa şefemi müdüremi ne biliyim bir üst düzey yöneticisine git şikayet et.stajer olabilirim ama ben kimsenin kölesi deilim de ne biliyim işte anlat derdini.sen şimdiden iş hayatında derdini anlatamazsan sıçtın söyliyim.

saiko güzel demiş ayrıca. adamlar ne yapsın şirketin 5 senelik stratejisini mi yaptırsın sana yoksa yüz bin dolarlık projenin teklifini mi hazırlatsın. gerçekten işin varsa veya bir işi yapabileceğini düşünüyorsan zaten bulaşığı yıkamak veya çay getirip götürmek için zamanının olmaması lazım ve bunları yapamadığında da sana hiç kimse bir şey diyemez. sana iş vermiyorlarsa da en kötü efendi bir şekilde bunları yapmak istemediğini, daha başka konularda daha verimli olabileceğini düşündüğünü söyle. söyle arkadaşım öldürmezler ya seni. haa sırf youtube'da sabah akşam video izleyen elemandan çay istendi diye gelip bilgisayarları bozarsa kan grubunu belirlerler orada.

meslek lisesi mi üniversite mi? ne kadar sürecek?

bi kere sana, asgari ücretin üçte biri mi neydi, para ödemek zorundalar bildiğim kadarıyla.

önce üst düzey yöneticilerden biriyle görüş. eğer aynı şekilde devam ederse screamshot'in dediği gibi şikayet et.

okuluna danış. çalışma koşullarını anlat. belki yol gösterirler.

"orası gibi bir yer bulmak 10 seneni alır" demiş birisi de. tamam lafın gelişi demişsin de ne 10 senesi ya? adam para almadan bedava çalışıyor. öyle bir iş kariyerine de bi bok eklemez. 7 kişinin çaliştigi dandik bi yer. ne deneyim kazandım diyeceksin çay getirdim kapı açtım kapadım deneyimi mi? düzgün bir iş yeri olsa zaten o tarz işleri yapacak birisini işe alırlar. madem çayı çorbayı götlerini kaldırıp kendileri alamıyorlar. ben de küçük yerlerde çalıştım ve oralarda da hep stajer oldu. patron dahil kimse stajerden çay istemezdi. gider efendi efendi kendi çayını kendin alırsın.

10 seneni "alabilir" dedim. nerede çalıştığını bilemiyoruz tabii. bana kalırsa da milletin bulaşık yıkattığı yerde çalışma tabii de genel anlamda bu staj işlerine bakmak gerekirse ayı gibi bir hukuk bürosunda çalışıyorsa da hakkaten 10 senesini yakmaz ama 10 sene boyunca yanar tek bir kötü referans ile.

bir restaurantın bulaşıkhanesinde staj yapmıyorsan bence de ayrıl.

siz ne saçmalıyorsunuz arkadaşlar, bu kadar mı kapitalizm kölesi oldunuz? Arkadaş orada "staj" yapıyor. Yalandan da olsa iş yapıyor olması işin ucundan tutması gerek. Bulaşık, kapı ve bunun gibi işler için bir "ofisboy" almaları gerekir. Bedavaya çalıştırdıkları stajyerin görevi kesinlikle bu değildir.

Dostum ne okuyorsun? Sektörümle alakalı bir bölümse yardımcı olmaya çalışırım. Şu zorunlu staj olayını getiren sistemin de allah belasını versin.

Çıksan bile yaptığın gün kadarını saydırabilirsin. Bence derhal başka bi yerlere bak ve ordan hemen uza

eger staj oncesinde sozleşme imazaladıysan orda yazar stajyer 8 saatten fazla calıstırılamaz diye bunu soylersin şefine vs elinde bi kozun olur en azından

Efemdim hiç de staj "böle bişey" değildir.

Kimse stajyer diye her söyleneni yapmak, sinir hastası edilmek durumunda değildir.

abi sen hasta mısın? Çay getir bulaşıkları yıkana ne?? atarı yap, tek tek suratlarına tükür öyle git. senin ruh sağlığından ve ezilen büzülen egondan daha mı önemli?

eğer ölüm kalım meselesiyse buradan stajını alman atar yap ve tehdit et bir şekilde.

@saiko, aile şirketlerinin leşliğini de kurumsal şirketin güzelliğini gördüm. Okulda saçımı ağarttım, henüz mezun değildim ama diplomalı elektrik elektronik mühendisine ve mezun olmak üzere olan bana bahçe temizletmeye, köpeğin boklarını temizletmeye çalışan bir patronum vardı. "Beni temizlik listesine yazmayın" dedim müdüre ve bahçe temizliği yapmadım. diplomalı olan mühendis paşa paşa yaptı temizliği, o sırada durumu çok sıkışıktı. 1 ay sonra atıldım ama en azından bu amına koduklarıma tamah etmedim.

Bu heriflere boyun eğmeye meyilli adamlar oldukça daha çok sikerler çalışanları.

Hadi çay getirilir, kapıya bakmak zaten gayet normal eyvallah da bulaşık ne lan ? O kadar pislik iş yaptırasın varsa git çaycı al, temizlikçi al.

stajını gerekirse yak, sokarım böyle adalete.

staj kesinlikle böyle bir şey olmamalı! bence ilk olarak pozisyonunuzu belirleyin mesela mühendisseniz mühendislerden iş öğrenmeye, onların yaptıklarını gözlemlemeye ve illa birilerinin işlerini yapacaksanız onlarınkini yapmaya çalışın. tabiki çay getir gibi kişisel işleri değil ufak tefek evrak ya da bilgisayardaki işlemleri yani iş hayatında kullanabileceğiniz işlerden bahsediyorum. ikinci olarak 'kapı çalıyor duymuyor musunuz?' dediklerinde başkaları da varken neden üstüne alınıyorsunuz ki? eğer 'ibomiu kapıyı aç' şeklinde emir geliyorsa sürekli o zaman bi bahane uydurun ya da açıkça tek stajyer olmadığınızı söyleyin. cumartesi çalışmaya gelince kaç iş günü çalışacağınız belli değil mi? mesela benim yaz stajımda 20 iş günü çalışmam gerekiyordu cumartesileri gitmedim. illa gel deselerdi 20 gün meselesini anlatırdım. mutlaka bu şekilde bir gün-saat sınırlaması vardır okulunuzdan öğrenin. unutmayın siz köle değilsiniz, ayak işlerini yapmak zorunda değilsiniz. işi öğrenmek için ordasınız. birşey öğrenmiyorsanız zaten orda staj yapmanızın manası yok. şimdiden kolay gelsin..

sanirim stajyerlikle alakali mevzuatlardan falan kimsenin haberi yok burada : ) tam kahve muhabbetine donmus.

"gercek hayat zaten boyle, dogru yerde staj yapiyorsun" diyenler mi ararsin, neler neler diyenler var icinizde.

egitimle baglantili konusularda ne olursunuz biraz dikkat edin.

ne korkak adamsın sen yanarsa yansın stajın ben kaç kere yaktım stajlarımı. hayatta dik duracaksın uysal koyun olmayacaksın. en az 3...

tamamen senin hatan! askerlikte de ezerler böylelerini... üzgünüm mesele stajyer olma meselesi değil karakter meselesi... büyüklerimiz bu hikayeyi dinlese daha çok bulaşık yıkar o derlerdi... neyse sorunun çözümü siktir git çayını kendin al demek madıfakır demen... gülme... şimdi diyemezsen yarın gerçek işlerde hiç diyemezsin... gençsin daha çok uzun bi yol var önünde... nasıl başlarsan öyle gidersin... kolay gele... adam bulaşık yıkamış ya... neyse kızdım çok, ben gider...

kapı mı çalıyor, arka odalardan birine doğru yol al. çay mı istediler; geç getir, onların işlerini mi yap dediler; arada hata yap;) yani hem eğlen hem de öğren.

Sanırım zorunlu staj yapıyorsun. Okulunla konuş, kaç saat çalışacağın ve c.tesileri çalışma zorunluluğunun olup olmadığı konusunda sana yol gösterirler. Zorunlu staj öğrenci işi yaşayarak öğrensin diye yapılır, iş haricindeki herhangi bir görevlendirme staj tanımı dışına çıkar.

Çay getirmek görevin değil, bulaşık yıkamak ta öyle. Bunu sana bir daha söylerlerse direkt reddedebilirsin. Kapı konusunda diğer herkes kadar iş düşer sana. Onun haricinde işe ne kadar sokarlarsa seni o kadar iyi aslında. Ama istemediğin halde okulca belirlenmiiş saatler dışında kmse seni çalıştıramaz. Aksi takdirde okulundan yardım iste, sana başka staj yeri bulsunlar.

@kimlanbu ???? evet bulaşık konusunu ben de ekstrem buldum ama bi kapı açmaya çay getirmeye, başkasının işlerini yapmaya da insanlar sesini çıkarırsa ohooooo işimiz var yani, her şeye de atar yapılırsa bi bok öğrenip bi yere de gelinmez tamam patronun götünü yalayın demiyorum ama, bi çay getirmeyle de ofisboy olunmuyor. cumartesi eğer zorunlu staj olayının içindeyse gün olarak sayılıyorsa gelinecek o kadar net, sayılmıyorsa zaten gelmessin.

ha onun dışında arkadaşlar siz stajyer olarak ne yapmak isterdiniz ? çay getirmek kapı açmak dışında, benim bilgisayar konusunda ilgim vardı, şirket dışarıdan gelen bilgisayarcıları zırt pırt çağırma olayını bıraktı. benim stajım zorunlu da değil, ki zorunlularını da yaptım, ayrı mesele.

bazen şirketin sahibi adam geliyor al şu excel dosyalarındaki değerleri topla hallet vs diyor yapıyoruz, yapacağız yani. konşimentoda hazırladım, bilmem neyi de yaptım.

ama siz daha burda çay getirmem kapı açmam derseniz olmaz bu işler, iş hayatına ısınma turları bunlar malesef, daha neleri ile karşılaşacaksınız kim bilir, para kolay mı kazanılıyor ?

direk atar yap çık diyenleri de merak ediyorum, hepsi böyle kurumsalın allahı her şeyin tanımlı olduğu vıcık vıcık bi iş ortamında mı çalışıyolar ?

Ikea + Koçtaş

mobilya için ikea kesinlikle yanlış tercih olur bence. gereksiz çok pahalı. masko ya da modoko(hangisi anadolu yakasında olansa) gezin derim.

bu aralar beyaz eşya fiyatları ise çok iyi. dün bosch'tan mail gelmişti. a+ buzdolabı 1150 tl gibi bir rakamdı. arçelik'te de fiyatlar uygun.

yahu eski duyurulara bakıyorum da 600 liraya bütün beyaz eşya işini halledenler falan var ümraniye spotçular çarşısından. kadıköy ve çevresinde muadili yok mudur bunların?

Cicekci'de, iki teraslı ve de tarihi yarim ada, galata manzarali (manzara müthiş diyebilirim) dubleks, (apartmanin en ust kati ama asansörsüz) daire var, kayinvalidem satiyor. Istedigi fiyat da o civar bir seydi yanlis hatirlamiyorsam, bir sorayim.
Cicekci, Harem otogarinin hemen ustu. Kadikoy ve Uskudara tek vasita ve oldukca yakin ikisine de.

Edit: 350 Bin lira istiyormus. Istersen daha detayli bilgi verebilirim, mesaj oylu ile.

(bkz: o paraya öküz alınır)

emlak alma.
o paraya iş kurulur 1 yılda o para 2 katına çıkarılır be.

seç beğen al :)

www.sahibinden.com

birde elindeki para ne kadar mühim olan o, eğer 130-140 bin civarı varsa vadeliye yatırıp, her ay kiranı faizden kazanabilirsin

@tombala - sahibinden'den ben de araştırıyorum ama neredeki evler güzeldir neredeki değildir bilemedim. mesela göztepe soyak'dan almak mı mantıklı olur yoksa ataşehir daha mı avantajlıdır. oraya para verene kadar maltepe civarlarında önünden metro geçecek güzel siteler var mıdır onu öğrenmek istiyordum ben.

@sankaranarayanan - iş yeri kartal'da. o sebeple çiçekçi biraz uzak gibi bir düşüneyim

@payroller on the moon - =)

@bLuw - böyle bir birikmiş param yok zaten. halihazırda çalışıyorum, çalıştıkça ilk birkaç sene aile desteği sonrasında tamamını kendim ödeyerek evi alabilirim sanki. hiç olmadı, baktım ödeyemiyorum direk satarım. elbet bir ev almak gerekecek =)

evleri veya muhitleri görmeden karar vermek yanlış olur, eğer cidden alacaksan bütün mühitleri gez aklına yatan yerde ev bakmaya başla, lokasyonu küçültmüş olursun.
ben senin yerinde olsam caddebostana bakarım

araban yoksa, göztepe soyak ve onun çevresi yani libadiye caddesinin sağındaki solundaki siteler, hatta fetih mahallesi içindeki siteler evler uygundur.
göztepe soyak ve çevresi hem göztepe metro istasyonuna yakın, hem metrobüse 5 dakka hem de merkezi tüm yerlere toplu taşıma mevcut.

araban varsa, ataşehir, muhit olarak daha güzel tabi ki. ama ulaşım imkanları çok kısıtlı, toplu taşıma da işkence çekersin.

ben olsam minibüs caddesi etrafı (göztepe, kazasker, sahrayıcedit vs) ya da libadiye caddesinden bir yerlerden almayı düşünürdüm.

şaka bi yana 300bin'e ne kadar yeni olursa olsun soyak'taki evlere para verilmez. bostancı, küçükyalı, idealtepe civarlarında çok iyi evler bulursunuz sahile yakın.

minik bi giriş katı olsun, moda'da olsun derim.
hem oturması keyifli hem de iyi prim yapar.

hastane çevrelerinde (özellikle devlet hastanesi) tekerlekli sandalye; destek protezleri vb medikal aletler satan yerler olur hep. Orada bu tip gereçleri bulabilirsin. GÖztepe SSK karşısında (minibüs yolundan merdivenköy'e doğru dönünce) bulabilirsin bunlardan.

Vücut sıvılarında bulunarak, eklemlerin kayganlaşmasına neden olur. İdrarla zararlı maddelerin atılmasını sağlar.

Tükürük ve mide salgısında bulunarak, besinleri sindirir.

Hücre ve kas dokularını güçlendirir. Karbonhidratları, yağları, proteinleri, hormonları ve oksijeni, kanda bulunarak kaslara taşır. Zararlı maddeleri dokulardan uzaklaştırmayı sağlar.

Cildi gerginleştirir, parlaklık kazandırır.

Bunaları okuyup gaza gelirsin. Suları içersin içersin, bir süre sonra tuvalete gitmek zor gelir, tutarsın tutarsın , böbrekler ağırır, idrar kana karışır vs. :) tercih sana kalmış

karaciğere iyi bol alkol tüketiosani kiloda verdirir

dikkat edin 3 litre çok fazla, her vücudun ihtiyacıda farklıdır. 5 litre suyla ölenler de var. abanmayın.

al-ak dengesini boz,öl. hoş 3 den birşey çıkmaz.

açıkçası aynı kafadaydım ben de. yaş 21 iken böbrek taşı oluştu. dünyanın en çok acı veren şeyi. doğum sancısı kadar hatta belki erkekler için konuşmak gerekirse daha feci bir sancısı var. tedavisi de çin işkencesi gibi. 3 litre içme ama 1-2 litre içmeye çalış derim.

fazla su zararlıdır. vucüddan fazla sodyum atılmasını sağlar. bu da tuz eksikliğine neden olur. çünkü su çözücüdür ve vucüda fazla alınması daha fazla mineralin suyuyla çözünüp atılmasını sağlar. 3 lt. ye gerek yok. 1.5 2 litre idealdir.

60 kilo bi insan 2 litre,90 kilo biri 3 litre içmeliymiş.

yenikapı

Ufak boyutlu zıpır zıpır bir köpek işte. Apartmanda yaşar tabi ki, hatta diğer köpeklere nazaran daha kolaydır bakımı ufak olduğu için.


Düzgün eğitim verirseniz inanılmaz bir kapasitesi vardır, çok zekidir.

dünyanın en hareketli köpeği kendisi. apartman dairesi kendisine uygundur bizimkisi günde bir saat falan koltuk, döşek dinlemeden hamster gibi koşturuyor içeride. mevsim değişikliklerinde ve tavuk eti ile beslendiğinde top top tüy dökebiliyor. bizimkisinin tuvaleti kapalı balkonda. evde olmayacağımız zamanlarda da kapalı balkonda ikamet ediyor kendisi diğer zamanlar ev de dolaşıyor.
tasmasız gezdirmek istediğiniz kadar eğitimli olsun il bir iki yıl tehlikeli. kaçıp gitmez ama koştururken bir arabanın altında kalması, bir yerlere düşmesi olası. benimki hayır deyince pat diye duruyor, gel diyince geliyor ama bazen de kafasına esip koşabiliyor yakalanamıyor sonra =) araç trafiğinin ve çok fazla kedinin olduğu yerlerde tasmasız bırakılmamalı. ben şahsen ödül mamasını (onu da takmayabiliyor =))eksik etmiyorum yanımdan. yanınıza gelince, severken sürekli aynı şeyi söyleyerek sevmek (gel, gel diyerek) yanınıza gelemsi sağlar yinede ilk yaşını doldurana kadar söz dinlemesini beklemeyin.

evde mutlaka kendine ait bir odası olsun (kapalı balkon misal) yoksa evde tek başına bırakırsanız her gün yarım saat ev temizlersiniz. köpek cinsi gereği ufak tefek yerlere girmeyi sever. yuvasını büyükçe bir kafes alarak içine yorgan vb. koyup kurabilirsiniz. eğer sizden günde 6-7 saat ayrı kalacaksa mutlaka 2-3 aylıktan itibaren yalnız kalmasına alışsın. ilk ay geceleri çok zor ve uykusuz geçecektir sizin için, kendisi ise fırsat buldukça uyuyacaktır. sıcak su doldurduğunuz bir plastik şişeye kokunuzun üstünde olduğu bir tişört sarıp içine bir de tiktak sesi çıkaran saat koyarsanız(kalp sesini simüle etmesi açısından) yavru kendini annesinin yanında yatıyor sanacaktır. genel itibariyle pislenmeye meraklı bir köpek olduğu için yatağınızda yatmaya alıştırmayın derim ben.

bu köpeğin ilk öğrenmesi gereken komut "hayır". bunu söyleyince cezalandığını öğrenmesini mutlaka sağlayın ki hayır deyince ne yapıyorsa yapmayı bıraksın.

ben sahibinin iki adım önünden tasmasız tintin yürüyen köpeklere açıkçası çok imreniyorum. bunu sağlamak için eğitim tasması takılabilir pek tabii ama en azından 6-7 aylık olmadan takmayın o tasmayı derim.

sözün özü çok hareketli bir köpek. 2 yaşına kadar olduğu yerde sabaha kadar zıplayabilir diyorlar bizimkisi bir yalında halen zıplıyor, durup dururken evde ordan oraya haldır huldur koşabiliyor. daha sakin bir köpek olarak bulldog tercih edilebilir ev yaşamına uygun olarak. evde çok yalnız kalacaksa ve kendi odası olacaksa yanına arkadaş almayı düşünebilirisiniz (ben düşünüyorum)

hdmania.org eskiden neredeyse tamamen rapid üzerinden gidiyodu, arşivi baya geniştir. er@z3r, aureli67 ve silivas sağlam elemanlardır. yenileri rapid'den bulamazsın ama eskilerden arşivlemek istediğin film olursa rapid'de var milyon tane.

yani tam idrak edemedim ama aradığın rapid linkini verecek bir link var şöyle:
www.rapidlibrary.com

işalla işe yarar :)

sharebus.com iyidir güzeldir illa rapide upload eden birileri çıkar.

alınır tabi, fekat bb playbook daha guzel b i alet oldu. bb os + native android fln.

motorola xoom?

iphone kullanıyosan alma. boyutları dışında ciddi bi farklarını göremiyorum hala.

bir bilgisayara ihtiyacın varsa alma ama eski de olsa bir bilgisayarın varsa hiç düşünmeden alabilirsin derim. özellikle jailbreak sonrası app. havuzunda kaybolman; çizgi-roman okuması, tek şarjda en azından 5-6 film seyrettirebilmesi, fotograf çekiyorsan fotograflarını doğrudan buraya atıp bakabilmen (connection kit lazım) ve editleyebilmen, süper zaman geçirten oyunları, nette gezmesi falan çok zevkli ve benim en çok kullandığım özellikler. hele hele 3-4 ayda en azından 300-400 arası falan çizgiroman okumuşumdur. büyüklük olarak ideal daha küçük ekranı kullanışsız olurmuş gibi duruyor. daha bile büyük olsa gideri olabilir hatta.

bb nin android destegi yazılım konusnda guvenmemeleri değil, piyasa ios ve android domıne sekilde gidiyor, bb nın bu cihazı satabilmesi için ya da hayatta kalabilmesi için yapması gereken biseydı. yaptılar. ios kullanmaları ımkansız zaten, apple eula sı ızın vermıyor buna.

android de ios u gecti halihazırda, ilerisi için daha da buyuk payı olacak. winmo ise yıne ios dan pazar payı alacak zira.

pil suresi ise, bb playbook ipad le yakın surelerde calısabiliyor halihazırda, release ile bunu daha da artırabilirler ya da android uyumu ustune daha cok calısaiblirler.

iki makine de başlangıç seviyesi için ideal. benim de aklımda d60 ya da d40x gibi bir şey almak var. d80 deki af motoru, bir çok af motoru olmayan prime lenste avantaj sağlıyor. bir çok kullanıcının sahip olduğu 50mm f1.8 lensi manuel fokus kullanmak bence can sıkıcı. ayrıca elimde çok sevdiğim bir geniş açı lens var fakat üzerinde af motoru olmadığı için d40 d60 falan alsam mf kullanmak zorunda kalacağım...

d80 ile d60 aynı sensörü kullanıyor ama görüntü işlemcileri farklı. d60 da daha güncel bir tane kullanılıyor.

af motorunun olmaması dışında bir sıkıntısı yok.

ek olarak d40x e de bakmanı öneririm.

nikon d-5000, d-60'tan daha güncel bir makina, bu sıralar 1.300 lira gibi bir fiyata d-80 ve d-300 sensörü kullanıyormuş diye ilgimi çekmişti benim. hd video da çekiyor. ayrıca detay olarak da dijital menü ekranı hareket ediyor. yanılıyor olabilirim ama fotoğraflarda canonun keskinliği, nikonun da renkleri beğenilir hep.

www.letsgodigital.org daha fazlası için buraya bir göz atabilirsiniz.

nikon d5000 çok daha cici gibi gözüktü gözüme. AF açıkçası benim gibi uzun süre analog kullanmış biri için çok sorun olmayacaktır. 11 odak noktası olması ise D60 yerine tercih etmemi sağlayacak sanırım. şu an ikinci el bir D90 body buldum 1.100 liraya. sanırım ya iyi bir lens ile kombine edip 1300'e falan olursa d90'ı olmazsa d5000'i tercih edeceğim. d450 konusunda ise hala bir fikrim yok. canon makinalar biraz daha sosyete işi gibi geliyor bana, nikon ise daha işinin ehli kişiler tarafından tercih ediliyormuş gibi bir imajı var bende.

canon 40d al bence.

hım 1000 tl nin üstüne çıkabiliyor musun?

d3100 var, d5000 var , d90 vaar.

d90 alırsan nikonun eski mf lenslerini kullanabiliyorsun. araştır bir internetten. 300tl ye falan cillop gibi lensler düşürebiliyorsun. mf oluyor ama pozometresi falan çalışıyor cpu su olan lenslerde.

benim o civar bir param olsa gider d90 alırdım. onun haricinde d80 kullanıyorum pişman değilim gene olsa gene d80 kullanırdım.

d5000 ve de d3100 giriş seviyesinde çok güzel makineler.

neyse hep derim, uzunca bir süre analog kullanmış insanlara d60, d5000 falan gibi makineler çok kullanışsız gelir. kompakt makine gibi kötü menülerle üretilmiş makineler hiç bir pratiklikleri yok. buna karşılık d80-d90 gibi giriş seviyesi dslr ler daha kullanışlı oluyor. ama bahsettiğim diğer makinelerin de avantajı ufak olmaları, adamın boynunu ağrıtmamaları.

d5000 iyi bir seçim olur. kit lensinde zaten af özelliği var. yeni lens alırken de lenslerin "af-s" olmasına dikkat edersen af sorunu yaşamazsın.

esasen dijital makinelerde olay sadece (benim nazarımda) iso performansında bitiyo. canon daha ucuz makineleriyle nikonun daha pahalı makinelerinin iso performansını yakalayabiliyor. 450d mi yoksa d60 mı derseniz, tartışmasız 450d derim.

bir de af motoru durumu var ki zaten dahili af motoru bulunduran makinelerin fiyatı 1500tl'den aşağı değil. (pentax haiç)

bu arada o bulduğunuz 1100tl'lik nikon d90 sahibinden.com'da ise eğer, shutter 80bin'de :)

selamlar;
jailbreak yaptınız mı ?

Oyun;
Angry Birds,Nfs Shift,Bejeweeled 2,Parkingmania,Run,Diner Dash/Cooking dash,FF Adrenalin,Assassin's Creed,Glow Hockey,Okey,Dark Nebula,Ninja Fruit(ipad'de oynanınca bağımlısı oluyorsun)BlueBlock,islash,Slice it

Utilities;
Pdf Reader,Quikoffice,Sinema Kurdu,Photo Studio,Tuneln Radio,Tv Rehberi,Whatsapp,Flashcards

E-book;
3d Bookshelf,Dostoyevsky Collection,Stanza(e book okuma programı)Masterpieces

Sözlük;
SlovoEd Türkçe-İngilizce,iSozluk(tr-eng),Longman(harikadır),Translator,Zargan,Tureng

Not:Umarım jailbreak yapmışsındır:)

Elimdeki iPad son sürüme sahip jailbreak edilemediğini sanıyorum. Jailbreak edince applestore'u kullanabiliyor muyuz acaba? İnstallous vb. Programları kullanmak çok zor oluyor mu acaba?

4.2 mi yani?Maalesef henüz 4.2 kırılamadı.Ama jailbreak için kırma işlemine gerek yok.Onun için rahatlıkla jailbreak yapabilirsin.
Installous varken de appstore'u rahatlıkla kullanabilirsin.Installous'u genel manasıyla appstore'daki uygulamarın crackli versiyonlarının bulunduğu bir arama motoru gibi düşün.Mesela appstore'dan applerin incelemesini yapıp(aldığı yıldız,yapılan yorumlar-bunlar-maalesef installous'da yok)installous'dan indirebilirsin.
Hiç zor değil.Hatta appstore'u kullanmaktan çok daha kolay.O güzelim cihaz jailbreaksiz heba olur.Allah günah yazar yani:)Bir an önce yaptırmanı tavsiye ederim.
www.ikaynak.com Bu siteyi de takip edebilirsin.ios işletim sistemi kullanan tüm cihazlar için müthiş kaynak.

kuzenimin arkadaşı çalıştığı yerden ayrılıp askere giderken, başka bir arkadaşını oraya yerleştirdi. gerçi yerleştirdi deyince de garip kaçıyor, katkısı oldu diyelim.

evet arkadaşıma yardımcı olup iş bulmasını sağladım, ne var ki bunda, adam kayırma, torpil, referans vs. işte.

lisedeki sıra arkadaşımın babası büyük biryabancı şirketin bölümlerinden birinde yöneticiydi. bana rahatlıkla staj ayarladı onsan sonra ynında çalıştığım kişiler devam etmemi istedi. hala çalışmaya devam ediyorum ve genel olarak işe alımlarda referans üzerinden oluyor.

arkadaşımın staj yaptığı yerde eleman arıyorlardı ve kendisinin daha 1 yıl okuması gerekiyordu. beni önerdi. beğendiler aldılar işe. onu da okulu bitince alacaklarını söylediler. okulu bitince iş yerinde 2. kişiye ihtiyaç yoktu. onu almadılar ben de kızdım çıkıyım işten dedim arkadaşım izin vermedi çıkma dedi. çocuk benim yüzümden işsiz kalmıştı.

2 işte çalıştım şimdiye kadar 2si de arkadaş vasıtasıyla ama büyük şirketler.
arkadaş sadece işe alınma prosedürlerinden geçmeme aracı oldu ama sıfırdan cv verip başvurmuş olmadım.

hikayenin allahı bende. bigün tam burda ekşisözlükte iş ilanlarına bakıyordum. askerden yeni dönmüş bir arkadaşımın mesleğine uygun bir ilan gördüm. anında aradım kanka bi bak istersen dedim. ok dedi adamlara başvurdu. bana da sanırım beraber mezun olduğum bir arkadaşım çalışıyordu orda falan dedi. neyse elemanı aramış "ben askere gidiyorum benim yerime birini arıyolar yardımcı olurum dedi.

benim arkadaş şak diye alındı işe paşa paşa çalışıyor. yani ilanı bulan da işe kabul edilmesinde yardımcı olan da arkadaşıydı adamın..

bir tane daha var benim. ekşi duyuruda birisi eleman arıyordu ankara' da. iletişim bilgilerini sözlük yazarından aldım. arkadaşıma verdim. çocuk gitti görüştü uygun buldu. istanbul' dan ankara'ya taşındı. halen de orada. birbuçuk sene oldu.

Çok ayarladım nooldu iş mi lazım panpa.

"bir ilhan irem vardı..." diye iğrenç bir girişle başlayayım.
sayılır mı bilmiyorum ama bir altavista vardı bir zamanlar.

kokoreççi diye bi reklam vardı ixir mine..

(bkz: muhteşem kot)

walkman de kalkıyorgaliba..sony kaldırıyordu en son.

atari de kalktı

son kısmını okumamışım ben hızlıca girmişş falan..benimkiler ilki hariç bayağa tutunmuş pardon.

cola turka ? -ilk zamanlara kıyasla yok gibi bir şey..reklamlarını falan hatırlayınca..

shuboo

ixir

tetris

siirt jetpaspor

creme bonjour.

lan nefis de bir şeydi, niye kaybolduysa...

hüptrix

(bkz: borajet)

teleon

cine5
imza!

RC cola

raksotek

escort vardı bi de..

(bkz: dr renaud paris)

capri sun

capri sun!!

herkese tesekkur

ben de eti browni gold cappucinolu diyorum. yazık oldu. bir de incirli biskrem malesef. bir de mavi doritos. ay hüzünlendim resmen.

capri sun kaybolmadı bu arada, antalya'da kipa'da gördüm daha yeni.

capri sun da piyasaya hızla girmiş ama tutunamamış diyorsanız cık cık cık.. olmaz adamlar deli gibi kar ettiler ambalaj degisimine gitmeyip yeni nesle de hitap etselerdi boyle olmazdı.

sadece tutunamamıs demekle hata ettım, ya tutunamamıs ya da eskı havasının sönmüş oldugu bi marka istiyorum demeliydim. capri sun zaman zaman cıkıs yakalamaya calısıyor halen. soyledıgınız gibi nedenler sunacagım ıste ustune, vs.

kavga falan için diyorsanız bilmem de spor istiyorsanız kendo. sinire strese birebir. tüm antreman avazın çıktığı kadar bağırdıpından rahatlıyorsun.

wing tsun tavsiye edebilirim ben. olayı tamamen minimum temasla maksimum etki bırakma üzerine. antremanları da özel kıyafetlerle değil eşofman spor ayakkabı gibi gündelik kıyafetlerle yapılıyor zaten. sakatlamaya yönelik hareketler olduğu için müsabakaları düzenlenmiyor. ben yaklaşık 5-6 sen önce 15-16 ay yapmıştım. kesinlikle kavgayı sevmeyen biri olarak bu yaz kaçamayacağım bir poziyonda kendimi ve yanımdaki bir arkadaşımı korumak için "son çare olarak" fiziksel şiddet kullanmam gerekti. biri beni arkadan yakalamış olmak üzere 2 kişiden doğru noktalara yapılan doğru vuruşlar ile çok hırpalanmadan etraftan insanlar gelip bizi ayırana kadar paçamı kurtardım. onun haricinde krav maga çok etkilidir veya biraz daha geleneksel olmakla birlikte günümüz itiş kakış bazlı takışmalarda etkili olarak kullanılabilecek jujitsu-judo da ilgini çekebilir.

etkili bir yakın dövüş sanatı bilmek iyidir. ilk 5-6 ayın ardından biraz da düzenli spor ilave edilebilirse antremanlara boy-kilo-cinsiyet farketmeden kendinize güveniniz oldukça artıyor. ve genel kanının aksine bie tartışma çıktığında -belki de zaten karşınızdaki harcayabileceğinizi bildiğinizden- sinirlenmektense soğukkanlılığınızı çok rahatlıkla koruyabiliyorsunuz.

boks yaptım çok güzeldi.

muay thai cı arkadaşlar muay thai nin çokd aha zevkli ama zor olduğunu söylüyorlardı.

ben de kendimi toparlayabildiğim bir zaman muay thai a geçmeyi düşünüyorum.

bu tür onlarca duyuru var, arama yaparsan detaylıca yazdığım cevaplar var, bakabilirsin. sadece wing tsun denilen saçmalıktan uzak dur, kendini terminatör zannedip başkasından ilk yumruğu yediğinde giden paralarına acırsın.

öncelikle "... hede hödö adlı saçmalıktan uzak dur" şeklinde öğüt verenlerden uzak dur. maalesef bu camiada çalışanların birbirlerinin branşlarını kötülemek gibi bir huyu var. "karşına çıkan herkesi harcamak" gibi ulvi bir amacın varsa zaten yanlış yerdesin. çözüm bireysel silahlanmada.

hangi savunma sporunu yaparsan yap sonuçta kondisyonun şimdiye kıyasla inanılmaz artacak ve kontrollü olarak dayak yiyeceksin. belirli birini dövmek gibi bir amacın yoksa, en az hasarı alacağın sporu tercih et derim ben. sırf bir gün karşına birinin çıkma ihtimaline karşı ağzını burnunu kendi isteğinle yamultma, beyin hücrelerini tüketme.

zaten anormal bir insan değilsen sporun her türlüsü (özellikle savunma sporları) seni daha aklı başında, daha halim selim biri haline çevirecektir. kavgaya karşıma ihtimalin şimdikinden daha düşük olacak.

ya korktuğumda buydu zaten...
ben istiyordum ki biri çıksın
hocam aikido yap sen, olmadı bak şurda bir judo kursu var biraz daha aksiyon istiyorsan kick-boksa yazıl desin.
wingler tsunlar magalar döndü kafamda.
amacım iki el kol sallayıp stres atmak
belki birazda vucuttaki hamlığı atmak...

yinede teşekkürler önerilere

ayrıca beşiktaş civarında önerebileceğiniz salon varsa ayrıca makbule geçer..

bjk nın boks şubesinin salonunu tam nerede bilmiyorum ama bir araştırın beşiktaşta falan olsa gerek.

hede hödöden uzak dur diyenler bu tür sporları profesyonel yapan insanlar da olabilir, o yüzden götünü yayıp yatan ama ahkam kesenleri boşver de bizleri dinle daha yararlı olur, neden uzak dur dediğimi de sözlükte wing tsun entrylerinde yazdıklarıma bakarak anlayabilirsin.

wing tsun hariç tek branşı da kötülemem, kötüleyene de rastlamadım. eğer bok atsaydık tüm sporlara hiç ihtiyacımız olmadığı halde tekvandocu arkadaşların, savateur'lerin idmanlarına misafir olarak katılmazdık. hatta benim branşım bambaşka olmasına rağmen herkese de ısrarla boks tavsiye ederim. ama wing tsun işi tam bir palavra.

meme kanserine dikkat çekmek için çantalarını nereye koyduklarını söylüyorlar.

(bkz: çanta koyma yeri)

ben de aynı kafada "yatırma yeri" diye bi akım başlatıcam. "sağ"cıyı "sol"cuyu öğrenelim

1-31 Ekim "Meme Kanseri Bilinçlendirme Günleri" nin facebooka yansıması.

apartman dairesi için z-5500 çok gereksiz. hiçbir zaman son gücünü kullanamazsınız zira mayıs ayından bu yana microlab fc-861 kullanıyorum. hiçbir filmi son ses izleyemiyorum ki kendisi 200TL lik bir sistem

optik çıkış olması en büyük etken. sanırım ve ses kalitesi gercekten iyi. Ama tabi ev sinema sistemi de gayet makul bi tercih. ev sinema sistemlerinin cogunu direk bilgisayara baglıyamıyosun bildigim kadarı ile. ayrıca anfi almanız gerek tabi buna göre de ses kartı vardır herhalde :)

@ztpz haklı, apartman dairesinde oturan amatör bir kullanıcı için aşırı bir sistem. canım vatandaşlarımın "almışken en iyisinden, en güçlüsünden olsun" mantığı işte.

Dehşet-ül Vahşet bir sistem olmasından kaynaklanıyor. Yanına yaklaşabilecek başka bir sistem yok -benim bildiğim-. Dediğin sistemler ev sinema sistemleri.Tam olarak aynı şey değil ikisi. Oyun oynarken hissdersin farkı :)

açıkçası benim için sesin desibeli değil kalitesi önemli çünkü apartmanda oturuyorum. 1000w sistemler vb. de çok gereksiz tabii ki. bu alete 600-700 lira verene kadar 400-500 liraya 500w bir sinema sistemi alsam olmuyor mu? çok kalite farkı var mıdır aralarında? tizleri güçsüz, uyduları yetersiz denmesine rağmen neden bu kadar dehşet bu alet kafa almıyo bir türlü?

sadece türkiyede değil dünyada büyük talep var bu alete. thx vs olayları olan, dijital girişlere sahip piyasadaki tek sadece ses sistemi.

şahsen daha kutusunu açmadığım samsung home theather aldım. 325 tl civarı bir fiyata. bir sürü dvd vs oynatma özelliğinin dışında analog surround ses girişi hariç her haltı var. yani manasız z-5500 'e para bayılmak.

ayrıca sesin kalitesi diyenler de abartıyor. sonuçta bu tarz aletlerle yüksek kalitede müzik dinlenmez (stereo sistemle müzik dinlenir), sinema ve oyundaysa öyle aman allahım bir kalite farkı olmayacaktır.

(bkz: sennheiser cx 400-ii)
ben sennheiser cx 550 style ii kullanıyorum ama cx 400'de fiyat performans olarak çok iyidir.

eğer hala kabuk bağlamış yaraların varsa bakteri üremesin diye diyorlar. eğer çok gelmediyse sorun yok.

öncelikle merak etme bir şey olmaz.
bu konuda görüşler değişik. kimi dövmeci komple üstünü açık bırakıyor, kimi iki gün boyunca sarıyor sonra bol su ile liflemeden yıka diyor, kimisi bir hafta su değdirme diyor. bunlar mürekkep kalitesi ile ilgili sanırım. lifle ve sabunla girişmedikçe ıslanmasında çok sorun yok. temel tehlike güneş ve tuzlu su. 1 ay boyunca güneşe çıkmamaya çalış. hayırlı olsun dövmen.

girerken vazelin sür, su gelse de bir şey olmaz...ben dövme iyileşme aşamasındayken vazelin sürüp giriyordum. vazelini silerken alkolsüz ıslak mendil kullan, şu bebek poposu için olanlardan. bepanthene merhemi de eksik etme.

şöyle düşün, açık yaran var su direkt boyanın olduğu katmana ulaşabilir. boyaya zarar verebilir.

Çok saolun vazalin hiç kullanmıyorum devamlı bepanthen plus sürüp duruyorum ögrendiğim iyi oldu.

Benim dövmelerimi yapan dövmecilerin düşünceleride tam tersi mesela,bol bol yıka ve temiz tut derlerdi dövmeyi.Dövmeyi bir yara olarak düşününcede temiz tutmak en mantıklısı.
katkı maddesiz sabunla temizleyip sonra bepanthene plus sürüyordum ben.

Saçma bir soru olacak ama kazara bir ders kaldı mezun olamadım diyelim yine de yaka paça götürüyorlar mı askere?

Üniversiteden temmuz'da mezun olunca 2012 ağustos'un da mı askere gitmem gerekiyor?

mezuniyetten sonra 1 yıl tecil hakkın var galiba, ağustos değilk sen ona aralık de

tercih ederseniz 1 yıl içinde bedelli çıkacak.

nostradaMcCoy

ihale danışmanlıgı olarak geciyor.

TAvsiye edebileceğiniz firma var mıpeki acaba?

sektor nedir ?

temanın web sitesine baktınız mı?

tema.org.tr

baktım fakat yarın akşam hediyeyi vereceğim için sertifika düzenlense bile elime geçmeyebilir. Son çare olarak zaten netten bağış yapmayı planlıyorum ben de. Onun çıktısını vb. alırım sanırım.

agaclar.net ve turcek.org.tr ye de bir bakın. bir kaç şey bulabilirsiniz.

Barınak Gönüllüleri Derneği'nin hayvan nakil ambulansı giderlerine katkıda bulunmak için ya da derneğin diğer projelerine destek vermek için bağış yapabilirsiniz.
www.kalbimizsokaktaatiyor.org
www.bgd.org.tr
Derneği arayıp görüşürseniz arkadaşınız için bir teşekkür yazısı hazırlayıp gönderebiliriz ya da bağış karşılığı hediyelerimizden (ozel tasarim kupa ve mug) alabilirsiniz. Dernek ofisi Kadıkoy'de, web sitesinden adresi bulabilirsiniz.

Yedikule Barınağı'nın da bağış karşılığı teşekkür kartı uygulaması var:
www.fatihbelediyesiyedikulehayvanbarinagi.com

Bir arkadaşım doğumgünümde Çekül'den 7 ağaç hediye etmişti, çok sevinmiştim :)
www.cekulvakfi.org.tr

büyük yalan olabilir, öğrenmenin tek yolu 444 0 532 den 5955 servis numarasından mesaj aldığınızı iletmek. göndermeyin etmeyin.

gerçek olduğunu zannetmiyorum, gerçek ise turkcell hattınızın kapanmaması için sizi yüzlerce kez arayarak bir şekilde o numarayı alır. onun için aramalarını bekleyin mesajlara itibar etmeyin, ya da en temizi müşteri hizmetlerini arayın.

edit: tekrar düşündüm de turkcell vergi numarası veya kimlik numarası olmadan size fatura kesemez, yani kimlik numaranız vs. vardır onlarda.

bence yollamanızda bi sakınca yok.. aynı mesajı bana yolladılar hattı açtırdığım ilk hafta.. çünkü sadece tc kimlik no ile bir işlem yapılamıyor.. numarayı isteyenin sahte kişilik olduğunu varsayarsak sadece kimlik no ile bir halt yiyemez..
HATIRLAYINIZ: key ödemelerinde binlerce kişinin adı, soyadı ve kimlik numarası + ne kadar para alacağı kamuoyuna internet aracılığı ile sunuldu.. hatta kimi kişiler arkadaşlarının daha yüksek para aldığını görünce hastirrr benden yüksek alıyor serzenişinede girişmişlerdir.. herşeyi geçelim bunu devlet kendi eliyle yaptı yahu.. :)

www.turkcell.com.tr

aradım, öğrendim varmış böyle bir olay. 10 kasım 2009'a kadar güncellemek gerekiyormuş TC kimlik numarasını.

Bekleyin yollamayın, hangisiydi hatırlamıyorum ama yollamassan hediye kontör önermeye başlıyodu. 50-100 kontöre kadar çıktıklarını duydum...

bir lego fanı olarak söyleyebilirim ki ilk birkaç gün bir heves duyuyor insan ama sonra biblo işlevi görüyor daha çok. bir de enteresan bir araç, vinç,liman vb. bir model olsa belki insan sıkıldıkça bir şeyler yapabilir de bu ve benzeri modellerin yeri raf oluyor maalesef.

Türk Lego Topluluğu
forum.turklug.com

Burada sorun bence :)

bir lego technic sahibi olarak şunu diyebilirim ki; halen severek vakit harcadığım tek oyuncaktır. acayip stres alır, zihni geliştirir ve ortaya çıkan eserle mutluluğunuz anlatılmaz.
ayrıca technic'lerde en az 2 çeşit alet yapabiliyorsunuz. Sonrası size kalmış. Bende cross motorsikleti vardı ve ayrıca 3 tekerli motorsiklette yapılabiliyordu.
Modelin kamyon olması da ayrıca değişik araç türevleri üretmenizde faydalı olacaktır.
tabi sevmekle de alakalı bu iş.
200liraya bunu alırken iyi düşünmek gerek.
200liraya motorlu uçak veya helikopter'de alabilirsiniz, hemde kaliteli bişi...

cok kapsamli degil ama bilgi edinirsiniz.

www.smefit.eu sayfa 9
www.turkak.org.tr
www.turkak.org.tr
www.turklab.org

çok teşekkürler genel olarak fikir vermesi açısından çok iyi oldu.
ama biraz daha detay lazım açıkçası

alacağınız her hangi bir belge veya senetle sabit mi?

çok muazzam bir ajansa benzemiyor bu firma.
alacaklı olduğun adam ordayken git ajansa lcd, hoparlör ne varsa topla derim ben.

şimdi veremiyorsanız ben beklerim, borclu oldugunuza dair bir kağıt istiyorum de. türkiyede gecerli olmaz ama deneyebilirsin.

@nesilsiz
hayır senetim sepetim yok.

@ddbkmmi
muazzam diiller zaten, artık bi araya gelen 3-5 oğlan ajans kuruo, walla dediğin aklıma gelmedi değil ama yemior açaıkçası, bi de bürosunu flanan dağıtmayı düşündüm de buna karşı onlar da beni dağıtabilir.

@ykyt
biz de dolandırırldık biz paramızı alamadık ki sana da verelim noktasına getiriyolar işi, ne şimdi ne da sonrası için.

isterseniz firmaya karşı ilamsız icra takibi açabilirsiniz ancak 300 TL gibi ufak bir alacak için icra takibi açmamanızı öneririm, zira icra dosyası kabardıkça avukatlık ücreti ve diğer masraflarınız alacağınızın toplam tutarını geçer. şahsen avukatınız ben olsam 300 TL için icra takibi başlatmaz, telefonla tacize devam etmenizi önerirdim.

sen ajansla çalışmışsın, ajansı dolandıran firmayla değil. bu durumda onların dolandırılmış olması seni bağlamaz. bu tip bi ajans da muhtemelen çalıştığın günler için sigortanı yatırmamıştır. ajansa sigorta sor, sigortasız adam çalıştırdıkları için şikayetle tehdit et falan, çirkinleş. yüzsüz olur bu adamların bazısı, yılgınlığa düşüp parasının peşini bırakan adamların hakkıyla beslenirler.

aynı şeyi ben d yaşadım. sinemadan gelince hemen my bloody valentine'ı indirdim. ben d istanbul'da 3d gözlük alacak yer arıyom.

biz geçen sene cinebonus'tan çıkarken geri almamışlardı(film b.ktandı o ayrı).kocaman salonda 12-13 kişiydik 23 seansında, sonra görevli bıraktı bize gözlükleri. keşke bir sorsaydınız, rica etseniz verebilirlerdi herhalde. en kötü satın almayı teklif etseydiniz..

valla biz de cinebonus'dan çıkıyorduk adam resmen gözlüğünü vermeyeni dışarıya çıkartmıyordu o derece. en kötü gidip istiycem tabi bakalım yerse artık. ama illa ki satıldığı bir yer vardır.

dnr'da falan belki olabilir. ya da media markt gibi büyük elektronik marketlere de bakabilirsiniz.

dnr da yok, bir dergi verecekte ancak öyle... birisi bana absürd şeyler satan yerlerde ya da oyuncakcılarda olur demişti ama bakmadım hiç oralara. en güzeli sanırım dergi eki beklemek ya da sinemadan araklamak.

cinebonus nautilus'te izledim ben de film. filme girmeden önce bilete 15 lira ayrıca gözlüğe 2.5 lira verdim. biletin yanında bir kağıt daha verdiler fiş gibi, onunla gözlüğü mısır falan satılan yerden aldık filme girmeden. sonra geri almadılar tabii.. ederi dersen 2.5 YTL ve filme girmeden önce cinebonus geri almak üzere değil toptan veriyor anladığım kadarıyla.

her 3d gözlük aynı değildir, yani cnbc-e dergi'nin verdiği işinizi görmez...
indireceğiniz filmin 3D için hangi teknolojiyi kullandığına bakın ona göre araştırın.

polarize gözlük kullanılıyor. teknoloji marketlerinde bu gözlüklerden hiç görmedim.

@late viper
1az açar mısın? n gibi teknolojiler bunlar? ve nerden anlıcam?

My Bloody Valentine için kırmızı-mavi gözlük kullanman gerekiyor. Bir de o gözlükle seyrederken ful-screen yaparsan 3 boyut etkisi kayboluyor. Yani %100 boyutta pencereli olarak seyretmen gerekiyor. (Kırmızı-mavi gözlükle 3d etkisi alamazsan gözlüğü tersinden tak yani kırmızıyla mavinin yönünü değiştir. Kırmızı sağda ise sola geçsin yani...)

3 Boyutlu gözlük ben DNR'larda, oyuncakçılarda, Remzi Kitabevi'nde vs. aradım hiçbirinde bulamadım, derginin biri vermişti yabancı, oradan buldum. Polarize gözlük istiyorsan cinebonuslardan alman (yürütmen) gerekebilir. Gittigidiyor'da falan 3d gözlük bulunuyor ama polarize rastlamadım. Sinemada aldığın keyif için seyredeceğin filmin de (tabii gözlüğünün de)polarize olması lazım. En iyi 3 boyut efektini bu gözlükler veriyor. Sen yine de sinemadan vazgeçme. Hiçbir şey onun yerini tutmuyor.

@edge_nabby
ben de chuck 3D zamanında burada öğrendim, şimdi unuttum ama farklı çeşitleri var.
misal cnbc-e derginin verdiği gözlüğün üstünde iki adres var, ancak gözlük adreslerin birindeki örnekler için uygunken diğerinde işe yaramıyor(hangisiydi unuttum).
adresler şunlardı:
www.colorcode3d.com
www.3dglassesonline.com

ntfs'ye çevirin.

fat32 de 4gb limiti var. ntfs olarak formatlarsan olur

çok çok teşekkür ederim.
şöyle de bir site buldum ntfs'ye çevirme konusunda belki işine yarayan olur benim gibi.
www.siberhoca.com

tek çare alıp önlerine koymak, asla aa tamam hadi evladım git al dediklerini duyamayacaksın!

motosikletin büyüsüne kapılmadan önce iyice düşün ve kesinlikle küçük bir motorla başla.

bana en çok karşı çıkan abim bahsettiğim büyüye kapıldı ve kalcasını birkaç yerinden kırdı.dört ay kıpırdamadan yattı.

öncelikle düşük hacimli bir motorla başlamazsan maallesef r1 vb. motorlar seni öldürmez fazladan bir de süründürür. motosikletin dinamiklerine alışana kadar 3-4 milyara alacağın ucuz maaliyetli bir motor hem ilk hevesinin ucuza ve nispeten kazasız geçmesine hem de motosiklet sahipliğine alışmana yardımcı olur. çünkü o motor mutlaka 2-3 ay yatacak (motosiklet -özellikle racingse- yılda 2-3 ay mutlaka yatacaktır aksi maalesef mümkün değil), çamurlanacak, paslanacak, çizilecek.

Ben ilk motorumu 19 yaşında aldım. önce sitede binmek için scooter ile yolunu yapıp sonra ehliyetimi alınca çok farkı yok, vitesli, daha güvenli, daha oturaklı bahaneleriyle 250 cc. bir regal raptor aldım. çok da iyi ettim açıkçası çünkü yıllık 60-70 lira (aküdür, lambadır, dikiz aynasıdır,yağ, bakım etc.) maaliyeti ile her yere canavar gibi kaçıyorum.

sakat kalma riskin dünyadaki diger aktivitelerden epeyce yüksek, ben aile olsam ben de karsi çikardim.

Eğer parası senin cebinden çıkmayacaksa, gerçekten zor. Benim ailemin haberi yoktu motosiklete başladığımdan. İlk önce eğitimlere falan gittim, ehliyeti tazeledim, korumalarımı aldım. Sonra da gittim motor aldım. Bir şey demediler. Ama ben de biliyorum motosiklet tehlikeli. Trafikte, trafik kurallarını bilmeden ve dikkatsice araç kullanan çok sürücü var. Ana yolda 80'le giderken, tali yoldan gelen sürücüye yol vermek için yavaşlayan mallar var mesela. Sen ilk önce kendini tart derim. Trafikte kullanacaksan, yeterince trafik tecrüben var mı? Varsa, motosiklet kullanabiliyor musun? vs...

teknik olarak çok fazla anlamıyorum ama vw varken fiat almazdım ben olsam.

aynı fiyat aralığında ben de araç bakıyordum.

1) aile kullanacak diyorsun 3 kapıyı direkt geçiyorsun hiç duymamış olayım.
2) fiat 500 diyorsun güzel diyorsun ama bu arabalar kupon. hiç düşünmedin mi 30 liralık arabanın niye bu fiyata satıldığını? sen aldığında yine bu kadar fiyatı düşecek bunun.
3) vw polo diyorsun çok güzel diyorsun. ben de polo alacağım inşallah ancak abs'li olmasına dikkat et. trendline'da standart donanımda değil abs.

artı olarak 2010 kasası canavar gibi evet ancak tr'ye geliş fiyatı 30.000lira civarı olacak açıklama bu yönde. alacağın bir polo çok güzel prim yapabilir ve fiyatını koruyacaktır bu durumda.

aklıma gelenler sıfır polo, grande punto 1.3 multijet emotion(başka bir donanım paketi de olabilir ama 5 kapı olsun) honda jazz, suzuki swift (4x4'ü şahane yol tutuyor) son olarak da mişubuşi colt (triger kayışı yok zincirli bunlar ve çok sorunsuz kullananların söylediğine göre)

fiat 500'ü 3-4 sene sonra satmaya kalksam az çok 20-22 milyar civarına satabilirim gibi geliyor bana. sizin de dediğiniz gibi kupon araç bu sonuçta 6 milyara yakın bir fiyat avantajı gözardı edilemeyecek gibi değil.

arabada marka değil model önemlidir biraz ama ben olsam asla fiat almazdım, 2 aracını kullandım ne konfor var ne sürüş keyfi...

mecbur değilsen, o fiyata bulabiliyorsan kesinlikle uzak dur fiattan derim nacizane.

kesinlikle volkswagen derim. 2. el piyasası süperdir. polo'dan çok golf'ü tavsiye ederim ama. az yakıt tüketir, konforu şahanedir, motoru süperdir. 2.el almanız gerekebilir ama bu bütçenin üstüne çıkma şansınız yoksa. ama kesinlikle değer ve satmaya kalktığınızda da çok zarar etmezsiniz. golf'ün 1.4 tsi modeli biraz daha tuzludur ama en güzeli budur kesinlikle. olmadı 1.6 fsi'a yönelirsiniz. ama dizelini tavsiye etmem, çok hantal kalıyor. volkswagen'den pişman olmazsınız, yıllardır her türlü volkswagen'i kullanmış bir ailenin evladı olarak söylüyorum, daha bir kere olsun ulan senin gibi arabaya diye küfür etmedik, canımız bildik, ailemizin ferdi saydık.

4) jazz'ı kovala kesinlikle
japon arabası iyidir.

polo ya da jazz. berisini kurcalama.

e bi örnek verseydiniz link mink vs. de ona göre yönlendirseydik?

adidas'a bakın, kısa kollu spor gömlekler 75 lira.

Boyner bunyesinde bulunan "Pi" markasina bakin ya da Limon Company'ye.

zara erkek

koton'un gömlekleri de güzel.

(bkz: dockers )

koton süper, fiyatları da gayet iyi hatta kampanyası da vardı, 20 tl ye çok güzel gömlekler var. önemli bir nokta var yalnız; koton değil de bir alt marka daha var mağazalarda. onlar asıl kotonlar kadar iyi değil haliyle. onun için 5-10 tl fazla olsun koton olsun.

koton tam baba gömleğidir!!
ceket içine giyecekseniz beyaz gömlek olarak olabilir ancak ötesine giyilmez
daha daar kesim, casual istiyorsanız,

zara,abbate,sarar,damat, dockers kolay bulabileceğin ürünler

tıraş için philips kullandım bir süre. gayet memnundum.

elektrikli fırcalar pek basarılı degil.

(git: #78427)

sanırım aramaya inanmak gerekiyor :)) ben de dün öğrendim aramaya inanmak gerektiğini :D

coolskin kullanıyorum, çok memnunum yanlız alacaksanız, hem şarjlı(hala elektrikli kaldıysa tabi) hem de ıslak olarak kullanabileceğiniz makine alın..

diş fırçası olarak kesinlikle migrosta satılan görece ucuz (10 lira civarı sanırım) colgate vb. fırçalardan uzak dur. başta ucuz olsalar bile pil masrafını geçtim ben 3-4 ayda pil yatağı pislikle, pasla kullanılmaz hale gelen 2 tanesini doğrudan çöpe attım. oral-b ve braun'un ortaklaşa ürettiği vitality gayet güzel 1 senedir falan gayet sorunsuz kullanıyorum. farklı fırça kısımları takabiliyorsun ve suya, paslanmaya, pisliğe karşı dayanıklı bir yapısı var. ŞArjlı olduğu için pil bitti, içinde aktı derdi yok ayrıca pilinin ömrü de 1 seneyi geçmesine rağmen 4-5 fırçalama yapacak kadar gidiyor.

traş makinası olarak philips cool skin kullanıyorum. ben 200 lira altına almıştım ama çok da matah bir özelliği yok diğer philipslerden. ıslak kuru olması ve kayganlaştırıcı fena değil ama ıslak kuru herhangi bir traş makinası da traş köpüğüyle aynı sonucu verir. birde kesilen sakalı topladığı bir haznesi yok buna da dikkat et. dairesel hareketlerle traşa alıştıktan sonra başarılı bir cihaz fakat yine de jiletle ufak rötuşlar gerekiyor. favori düzeltme aleti çok önemli bu arada. alırken bu özelliğinin olmasına dikkat etmeni öneririm.

philips veya braun alin, yedek parcasini rahat bulabileceginiz icin daha uzun omurlu olur.

tras makinesi de ne ya, gillette ne gune duruyo?
erkek dedigin bazi durumlarda conservative olmali :)

braun cruzer 4 var erkek arkadaşımda. çok araştırmıştı almadan önce. philips'in ıslak modelinin kremsiz kullanıldığında çok tahriş ettiğini okumuştu. (babamda da ondan var sürekli ayna karşısında krem sürünüyor)ama braun'u aldıktan sonra sarj süresinin de çok iyi olduğunu farketti. internetten de kıyaslayabilirsin. ayrıca braun cruzer 4'e bütünleşik olarak gelen düzeltme aparatlarının hiç biri aynı fiyat sınıfındaki philips'lerde yok diyor. hatta kendisi yalnızca düzeltme aparatlarıyla traş olmaya başladı. favori düzeltmeler de benim için çok eğlenceli oluyor :)

diş fırçasında da oral-b öneririz. pilli ama. normal kalem pil gayet sorunsuz idare ediyor.

yumurta'yi bilmem, ama komedi ve drami birlestiren ilginc bir film olarak city lights

eğer yumurta'yı cidden beğendiysen sana nuri bilge ceylan serisini öneriyorum. little miss sunshine'a benzer film sorusunu ben de geçen gün sormuştum, fakat sizin beklentileriniz benimkinden farklı galiba ama fikir vermesi açısından;
(bkz: #73339)

bunlardan stranger than fiction u izledim ve beğendiğimi ekleyeyim. bunun dışında size wes anderson filmlerini tavsiye edebilirim...

(bkz: in bruges) filmin atmosferi inanılmaz, insanın duygularını harekete geçiriyor vallahi pek şukela.
ve tabii ki
(bkz: le fabuleux destin d amelie poulain)

Nedense aklıma Doubt geldi..

belki ağır olur biraz ama american beauty

Byôsoku 5 senchimêtoru, gayet sakin ve güzeldir...

işletim sitemlerinizin ne olduğu da önemli.

birbirinize ping atabiliyorsaniz(LAN ip'leri ile) sorun yoktur da, firewall ayarlarini bir kontrol edin once.

işletim sistemlerinden biri windows xp-home diğeri xp-professional

ağ bağlantılarından ev veya küçük iş yeri kuru tıklayın. ordan ilerleyin. iki bilgisayarda da ağ adını aynı yazın. dosya ve yazıcı paylaşımını açı seçin. ilerleyin falan böyle. daha sonra paylaşıma açmak istediğiniz dosyaları paylaşıma açtığınızda diğer bilgisayarın onları görmesi lazım. inşallah yeterince açık anlatmışımdır.

(bkz: beslenir ki bu)

beslenir ki bu isimli temadan bahsediyorsun sanırım..

var. ben kullanıyorum. süper de bir temadır kendisi. mesaj gelince enee felan yazıyor

içindeki veriler onların sorunu değil. boş gelir disk geriye. senin yedeklemen lazım bi şekilde.

hard disk dolunca oluyor böyle sorunlar. içini biraz boşalt ve birleştir. üstünede diskteki hata izlerini düzelten sağlam programlar var. dalıver google a arattır. bulursun sağlam şeyler.

ntfs mı fat32 mı, ne kadar veri var içnde vs onları da soylesen daha iyi olurdu da. bu kadarıya diskte bi sorun gozukmuyor.

-philips 400gb ntsf external hdd.
-ntsf
-7 gb. boş alan vardı bir kısmını boşalttım 40 gb yer var şu an.
-tek tek .mp3 vb. küçük boyutlu dosyaları yazabiliyorum ama atılan dosyanın boyutu büyüyünce tekrar diske yazma hatası veriyor.
-içindeki dosyaların neredeyse hepsi film
-hiç bir program kullanmadan bilgisayarımdaki sistem menüsünden bir iki hareket denedim tınmadı bile.

google'da "veri yazma hatası" sorununu arattım. çoğu kişinin başına gelen bir durum çıktı ve şu an çözümü yok gibi gözüküyor.
bimeks'e götürdüm dün cihazı, haftaiçi philps'in yetkili servisine götürmemi, cihazın artık üretilmediğinden garantiden bir üst modeliyle değiştirileceğini söylediler ama içindeki bilgilere bakmazlar bile doğrudan sıfır cihaz verirler diye de eklediler. ben de bimeks'e "üstün" hizmet anlayışından dolayı teşekkür edip çıktım. şimdi içindeki 350 küsür gb. dosyayı nasıl yedeklesem diye düşünüyorum.

eğer genişçe bir hdd alanı olan bir arkadas varsa benim dosyaları ona yedekleyelim sonra geri alırım diye düşündüm. hem bilgi paylaşımı da olmuş olur p2p hesaabı..

daha az kullanılan

sozluk.sourtimes.org
rapidde dosyalar genellikle .rar halinde olduğundan neyin ne olduğunun anlaşılması daha zor denmiş burda.

almanyada birkaç sene önce gözaltılar olmuştu ve bu gözaltına alınanlar p2p yoluyla upload ve download yapanlardı.

tabii ev kullanıcılarının başına geldiğini duymadım böyle bir şey. büyük ölçekte iş yapanlardı bu kişiler yamulmuyorsam.

Emule kullanıyorsan xtreme gibi bazı modlardaki filtre özelliğinin güvenliği arttırdığını ve takibi hemen hemen imkansız hale getirdiğini yazıyorlar bazı forumlarda.

(bkz: peerguardian2)

hiç 300 lira falan vermene gerek yok. amacın sadece interneti paylaştırmaksa ve sadece evin içerisinde kullanıcaksanız hali hazırda kullandığım ve tavsiye edebileceğim ürün;

www.hepsiburada.com

15-25 ytl arası 8 portlu bir ethernet switchi ile bu işi halledebilirsiniz. modemden gelen ethernet kablosunu 1 porta diğer 3 pcyi ise 2-3-4e takın zaten switch otomatik ip atayacaktır.

şu an benim kablonet bağlantım var 3 bilgisayara paylaştırıyorum. hatta daha bilgisayar da ekleyebilirim çünkü switch var. 20ytl miydi neydi aldım vatan bilgisayardan. ancak bunlar için kabloda bulmanız lazım.

yani kablosuz ise tai, kablolu ise edip.

bende linksys WRT54GC kullanıyorum. eğer internete wireless olarak bağlanmak istiyorsan tavsiye ederim çok güzel ve ufak bir ürün. ethernet kablosunu router'in girişine bağlıyorsun ayarları otomatik yapıyor zaten sonrasında hemen internete bağlanabiliyorsun..
birde şu var 10 lira daha ucuz ve anteni daha güçlü ama yine sen bilirsin...
www.hepsiburada.com